rusya

Bugün Rusya’daki arkadaşımı aradım.

Ve bugün intihar edip etmemeyi hiç düşünmedim.

Bugün olacaklardan da korkmadım. Şarkılar söyledim.

Bugün, Tanrı’nın tüm insanların sözcüklerinden oluşabilecek bir kelimeler yığını olduğunu düşündüm.

Oldukça şükürlerden, ricalardan, küfürlerden ve dualardan.

Kırgın biraz....

Bugün kendimi sevdim,

Hiç ama hiç bir şeyi bu kadar sevmemeyi düşündüm.

Birilerini sevmeyince

ya da sevmeyi düşünmeyince

ya da sevmemeyi düşününce mutlu oluyor insan.

- sevecek birileri varsa.

Bugün buraya birşeylere bakmaya ve birşeyler yazmaya gelmiştim.

Bir nevi katildim yani

Yazılan şey hamur, yazdığım şey kurşundu.

Hamur kağıt olmuştu ve kurşun kalem.

Hamur insandı kutsal kitaplarda

Ve kurşun öldürüyordu hayatta.

Reddiyelerle dolu hayat.

Ve sular okşar yosunları.

Sessizdir zaman.

Oldukça.

Bugün eski delirmelerimin başına aldım kendimi;

Tekrar, daha baştan, daha sağlam delirebilmek için.

Delirmeler zaten ilgilenmezdi.

Ve insanlar zaten fark etmezlerdi hiçe sayıldıklarını.

Bu kocaman dünyada kimse bana aşık olmuyor,

onlara olduğum kadar,

kendime olduğum kadar.

Herşey olduğu kadar.

Ve ben aşka hala inanıyorum.

‘iyi günler bay kırtasiyeci amca,

Bir traş, bir kalem, bir hamur alabilir miyim?

Bir dostu bekleyeceğim çay bahçelerinin altında.

Ve tam da retinamı yakmak niyetindeyim.

Engel olabilir misiniz?’

Ve o bana onları verdi.

Ve ben ona 1 lira verdim.

Ya olmasaydı?

Yanmış bir retina, yazılmamış sözcükler ve kemrilmiş bir beyin.

Peki şimdi ne var elde?

Yazılmış bir kağıt, yazılmış sözcükler, az kavrulmuş iki göz, susmuş bir kafa

Ve güneş hala....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder