kısa hikaye

Ya korkak ve çürüksün,

Ya yalancı ve bencil.

Ama hangisi olursan ol ; kötüsün.

Ben yalnız ve yalnızım. Ve sinirli. Damarlarımda zıplayan kanı hissedebiliyoruım.

Sabah yürürken yemeğimi kedilere ve kargalara verdim.teşekkür edip, ağır ağır uzaklaştılar. Başka birşey beklemiyordum zaten.

Gelebilecek olmandan başka...

Yalın ve güzel bir yaz var ayaklarımın altında ve bir o kadar da yüksek. Peki ya bahar nasıl kaynar bu kazanda; bu uzun ve soğuk kıştan sonra...

Lanet olsun!

Ben eve gidiyorum!

Sıkılıyorum.

Şeffaf misinalarla biraz daha sıkılıyorum.

Sonra ağzımdan üç orta boy böcek çıkıp, dudağımdan aşağı süzülüyorlar yavaş yavaş. Ve dönüp teşekkür ediyorlar dilimde oturan örümceğe; inişlerine pembe bir ağ ile yardımcı oldu diye.

Ben biraz rahatlıyorum.

Sen belki ölü balıklar ayıklıyorsun.

Ben mavi sularda açılıyorum.

Gülümsüyorum.

Bir adaya çıkıyorum sonra, ayaklarım sihirli, ağzım zehirli.

Bir deniz kızı ve bir orman kızı karşılıyor beni ; periler...

Uzatıp biri birşeyler yediriyor,

Biri uzandırıyor beni,saçlarımı seviyor.

Hiç konuşmuyoruz.

Biliyorlar.

Herşeyi.

Ben kesip, bileklerimden çiçekler uzatıyorum onlara.

Onlar bana el sallıyor; birinin elbisesi kum rengi,

Birinin kuyruğu mavi.

Ben yüzüyorum; sular mavi...

Gece oluyor sonra.

Denizin üzerindeki kum tepelerine çıkıyorum, uzanıyorum.

Kırmızı elbisemin eteklerinden bacaklarıma yeşil akıyor.

Uzatıp ellerimi, birkaç yıldız alıyorum gökyüzünden. Yiyorum. Ve seni düşünüyorum.

Turuncu bir yengeç çıkıp ; lacivert sulardan,

Ayaklarımı gıdıklıyor.

Ben uyuyorum.

Seni unutuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder