yaz gelir

Düşünürsem zeytin ağaçları altında düşünecekmişim
Sevişeceksem defne
Aşık olacaksam çam herhalde.

Yine de olmaz ki;
Onların geleceği şimdi
Benim geleceğim henüz gelmedi.

İyi ruhları kovan beklenti uğultuları
Hayretlere düşürür perileri.

Pek çok heyecan bulutundan silkinip kendimi
Denizi kötü koksa da mavi kalmış
Dik yamaçlı bir koya kapattım kendimi.

Olsa daha çok kaybederdim her şeyimi.

Rüzgar hangi yönden eserse
Kimi yönde fuhuşturucu kahkahalar
Kimi yönde mütevazı gülümsemelerle
Koca bir zaman haccı benimki.

Karamsar ifadeler karartıyor hayatı.
Hani aslında pek bir şey beklediğimiz de yok ama
Biraz daha kaygısız olsak daha iyi olurdu.

Hani çiçekleri sulamayı unutmasak
Hani hayvanları tasmalamasak
Arada bağırsak da
Bol bol fısıldasak.

Muazzam ağlar örüyor bir örümcek
Karanfil tadında dumanlar sıcak maviye boyarken havayı.
Ağların üzerinde tane tane meşe yaprakları.
Bol kahkaha
Çok kahkaha
Oldukça tuzlu ten
Sıcaktan kafası karışmış japon şemsiyeleri.

Şaşkın ve heyecanlı; özledim bakışını.
Mutfak kapısından sıyrılan kedi kuyruğu,
Nemden ciğer yakmış temmuzlar.
Kaşınsın,
Bırak kaşınsın kanatların.

Aradığın ağaçları bulursan kalacağına emin gibiyim.

gibimsi

Hepimizin lekeleri var
Ve tuzdan birbirine girmiş saçları
Kumlarla diplerinde.
Hepimizin düşünceleri var
Birbirinden saçma
Çünkü bu o güzel karmaşa.

Karanlığın tekinsiz kıpırtılarında oluşturulan ışıklar
Körlüğü engelliyor.
Kapıların altından süzülen böcekler kaplıyor vücudu.

Vicdan; azap kıyılarına çekilecek bir şey değil
Sızılarına kürek çekilemeyeceği gibi.
Umut korkunç bir tuzak;
Kıyısından düşeceğin umutsuzluğa.

Bir tutukluk var düşüncelerinde
Kelime başlarında hep durup soluklanıyorsun.
Bir garip tutukluk var düşüncelerinde.
Zemin kaygan;
Ayakta durmakta zorlanıyorsun.

İnsan dediğin trajedisi baki kalmış korkunç bir masal.
Ne bir sen varsın
Ne tek sen.

kararış

Kara kararış geceleri;
Yıldızların dibinde biten.
Artıktı sabahlar;
Yaprakların ve taşların altına saklanan.
Bitsin diye yaşadığımız şu hayat;
Ve sonuna kadar uğraştığımız en şekillisinden olsun diye gururla.
Ne kadar arıza varsa aramıza kattık
Elden gelen nefesle ömür vermek için
Ve kimsenin kimseden az olmadığını göstermek için.

Olduğumuz gibi kendimiz
Şimdi ve burada
Öyle itaatsiz
Öyle ısırgan
Tüm süregelenliğiyle tadından yenmez hayatlar.
Işığı suda yansımış
Ve bir dağın ardında kaybolmuş güneş.
Eski bir şarkının bütün ürkekliği
Sıcak kumlar olmuş artık.

Ayakta küçük bir delik
İçine kum kaçan bir kesik
Acı veren iltihap
Üzüntüye doygun bir beden
Kurtlanmış ve kaşındıran hayaller.

Bela…
Bela…
Peşimizde.
Tanrı beni iyi siker.

Dev kangallar, büyük kangallar duş yapıyor, sandviç yapıyor.
Böcekler dev gözleriyle dikey tırmanışta.
Günlerden;
‘nasıl hissettiğimi size hissettirmiycem’
Günü.

Başıboş bir eylül
Bahar, ılıklığını gecelerden saldı.
Sakalları alev kıvraklığında adamlar
Hepimizin burnu beyaza çaldı.

O kadar dijital hippie
Adam Pan’ın adeta bacağı
Kadın sonbaharda bir başak
Şarkılarında hala Dionisos’a ağlıyor

Mare…
Mare…
Karanlık üzerimize geliyor
Dalga dalga…