peyote

Susmak belki soruydu sonuçta. Ama susmak bir söz değildi.

Adam dedi ki; ‘kimdir, nedir, nereden gelirsin?’

‘Ben bir peçeteyim’ dedi kadın.

‘Bir peyoteyim. Adım yok ve nerede olduğumu unuttum.’

‘ Çoktandır.’

Adam kızardı. Kadın kızardı. Güneş ve çöl kızardı. Her yer kıpkırmızıydı ;

Yakışıksızdı.

Tüm dumanları içine çekti kadın.

Sonra tüm otları, bitkileri, ağaçları. Dudaklarını çekti kadın.

Kadınları ve kadınlığını çekti. Çekti ki ne çekti ; herşeyin kokusu bitti.

Terbiyesizdi.

Ampullere dokundu diliyle. Diliyle duvarlara ve gecelere dokundu.

‘ Adınız neydi’ diye yineledi adam, yine.

Sorular kültablasıydı. Sorular kültablasıydı, evet, kültablası! Kimdiniz?

İlk tırmalayıştı bu yeni hayatı.

İlk kez kelimeler giriyordu birbirine ve yazmazdım normalde. Ama kimdi sorular? Birbirinize gittiğiniz barlar mıydı ya da konserler ve sigaralar mı? Tüm bunlar mıydı hepsi?

Ve bütün hayatının anlamı kedi, köpek, bira, kendi olan kadın oturdu. Dedi ki:

‘Adınız nedir?’ Adam dedi ki:

‘Adım... nedir ki? Birkaç çentikten ibaret.’

Kadın sustu. Susmak hoş değildi. Susmak soru değildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder