Kuş



Bir vadinin yarığına açılan bir kapıya yerleştirdim kendimi
Bütün hayatımı bir kez daha katladım,
-yetmemiş gibi.

Bir de yoluma konacak kuşları çağırdım kapıma
Geçmişe mi geleceğe mi bilmiyorum ama
-bir şimdiydi.

Bir an oldu, içeri ufak tüyler uçuştu
Gidip baktığımda kapımın önünde yerde bir kuş ölüyordu
-yoluma konacak kuş bu muydu?

Kapımı kapadım.
Kapımı açtım.
Güneş arkasından geliyordu
Yeşil tüyleri rüzgarda titreşiyor
Gözlerinden turuncu bir ışık sanki dışarı akıyor
Boynunda bir yer ara sıra atıyordu.

Kapımın önünden alıp bir kenara koymak istedim onu
Gözlerim bir ‘şey’ aradı
-ne ise?

Ölüye dokunmaktan değil
Kuşa dokunmaktandı çekinmem.

Kapımı kapadım.
Kapımı açtım.
Dışarı çıktım
Birazdan çayırlara inecek bir çiftten yardım istemek için yanlarına yaklaştım.
Çift meşguldü
Hayatın felsefesi orada konuşulmaktaydı.

Kuşun yanına geri döndüm
Ve ölüme gidişine baktım.

Hayat ölüme yaklaşarak akıyordu her an
Ama ölümü usul usul izlemek
Bir garip kaçıyordu
Hayatta.

Kapımı kapattım.
Soluğumu tuttum.
Kapıyı açtım.
Kuş ayaktaydı
Gözleri turuncuydu ve ayaktaydı
Adım attım.
Ölen kuş,
Ölmeden, yürüyerek
Benden, kapımdan ve hayatımdan
Uzaklaştı.