Kum Bitkisi


Kimi garip anıları geliyor gözümün önüne geçmişin;

Çok sıcak bir sahilde
Bir kum bitkisine aşık olup onu çok isteyen annemin
Sözümü dinlemeyip
Bitkiyi kumlarla beraber ufak bir pet şişeye dikişi
Ve mutlu oluşu geliyor gözlerimin önüne

Sonra bitkisiyle
Uzun bir otobüs yolculuğu kadar kuzeye gitmişti
Arayıp sorduğumda bitki ölmüştü

Göz kamaştıran bir güneş altında
Bir kum bitkisine aşık olup,
Mutlu oluşu kalmış aklımda annemin
Sular altında kalmış kral mezarları yanında


2=2


Zaten
Bir insan nasıl aşık olur ve adını koyar bilmeden
-bir renkten bahseder gibi.
Diye düşünürdü

Günlerden bir dün
Bir şafak kızıllığında aklına daha önce düşmemiş bir olasılık,
Bir fikir ve bir hisle beraber düşmüştü

Kara kızıl etekleriyle bir öfkenin tozunu sürüklemiş etrafta
İlerlemiş
İçinden gri bir rüzgar esmiş
Tüm ihtimalleri akan sulara, ırmağa fırlatmış
Ve bir haberle gelecek hiçbir kuşun kalesine yaklaşmamasını emretmişti

Uykusu herkesi kemirmişti geceleri
Soluyuşlarını emememişti gecenin karanlığı bile
Komşu kasabalar da yorgun uyanır olmuştu sabahları
Sinirinden geceleri dolaşıp duran bu kişinin tıkırtılı rüyalarından.

Bir gece bir sarhoşluğa getirip sinsice
Bir ihtimal çiçeği açmıştı ıhlamur benzeri kokan bir ağaçta
Kısa bir unutuş uykusu dökülmüştü dallarından
Ve bütün bunlar garip bir manasızlığa dönüşmüştü.

Unutunca
Olasılıklar kendiliğinden
Olmuştu.


1=1



Karmaşalarından çalkalanarak gelen deli ruhlar
Ceplerinde utançları, pişmanlıkları, umutları
Ve tüten hatıralarıyla,
Biri daha rüzgara karışmadan yeşil atıyla
Ve diğeri daha durup soluklanmadan karşılaştılar
Katı bir şehrin duvarları arasında

Biri güneşin doğuşundan batışına yaşanmış tüm rezaletleri
Fikirlerle açıklamaya çalışacak kadar sıkıcıydı
Ve diğeri
Zihninin balkonlarından haykıran
Bilinmeyen hayata.

Bir yoldu belki birinin çok istemeden gittiği
Ama bir yerlerinde kesin bir şey öğreneceğini bildiği.
Bir yoldu belki birinin çok isteyerek gittiği
Ama bir yerinde tam bulacakken ne aradığını kaybettiği.

Kimin ne istediğini kimse anlamadığından
Bir hata yapamadılar

Uyku, unutkanlık, zaman
Ve yol
Şüpheye yer bırakmayacak kadar etkili
Ve vazgeçilmezdi.



Komşuluk




Gece yine uyandım, önceki gecelerde de olduğu gibi
Köpek yine havlıyordu, dj komşumun köpeği
Çünkü çocuk işine gidince köpeği bağlıyor
Kedi geldiğinde köpek ona havlıyor, birinci havlama
Köpeğe sesleniyorum, susuyor
Uyuyakalıyorum.

Kedi, önce kapıdaki sinekliğe tırmanıyor, duymuyorum
Kedi diğer komşumun kedisi
O, şehre gitti, eski eşi hastanede, çok hasta
Bugün gidişinin üzerinden 5 gün geçti, aslında 3 günde dönecekti
Kedi penceredeki sinekliğe tırmanıyor, uyanıyorum
Dışarı çıkıp ona mama veriyorum
Uyuyorum
Köpek yine havlıyor,
Uyanıyorum.

Köpek kediye havlarken su kabını deviriyor ve susuz kalıyor
Susadığı için havlıyor, su veriyorum
Uyuyorum.

İnşaat başlıyor
Sesleriyle birlikte
Uyanıyorum.

Ev sahibi evde olmadığı için bahçeyle ilgilenmem gerekiyor
Yaprakları temizliyorum, hortumu çözüyorum
Ama suyun nasıl çalıştığını bulmam gerek
Kuyunun yanındaki düğmeden
Bahçeyi suluyorum, yersiz yeşermiş bitkiler gözüme çarpıyor
Ama önce kuru japon şemsiyelerini temizliyorum
Yersiz yeşermiş bitkileri başka bir yere ekiyorum
Tutarlar mı diye aklıma takılıyor.

Kahve içiyorum, gerginlik yapıyor
Ama tadını seviyorum, gerildikçe geriliyorum
Ya bitkiler tutmazsa...
-Yanlış tanıdığım herkesi yanlış tanıdığımı aklımda tutmam gerek.
Akşam şekere yatırdığım çilekleri kaynatıyorum.
-Yaptıklarımı öfkeyle eleştirecek insanları hayatımdan uzak tutmam gerek.
Karıncalar yaklaşmadan reçeli soğutmam gerek.
Yıllar önce incittiğim belimi düzetmem gerek.

Sevgilim geliyor, gülüşünü de birlikte getiriyor
Masaya oturuyoruz, zaten oturacak başka yer yok
Ona, anlamaya çalıştığım şeylerden bahsediyorum
Doğru kelimeleri bulmak için sustuğunu söylüyor
Ben başka bir dili konuşurken bunu bana söylememesini söylüyorum
Birer sigara yakıyoruz, sigarayı ikimiz de bırakmak istiyoruz
O bugünlerde bir de beni bırakmak istiyor ama yanımdan hiç gitmesin istiyor
Bir gün ikimiz de birbirimizi bırakacağımızı biliyoruz
Belki en çok bundan korkuyoruz.

Sinekler ısırmaya başlayınca içeri giriyoruz, ben bir tütsü yakıyorum
Tütsüler bizi hep rahatlatıyor
Sevgilim konuşmaya başlıyor
Bir hayaletten kendisine kalmış anıları anlatıyor
Şaşırıyorum
Ama sakinliğimi bozmuyorum
Ama o gülmeyip, gözleri anlattığı hikayelerde kaybolduğunda hep korkuyorum
Ya hep o hikayede kalır ve bir daha buraya dönmezse diye korkuyorum
O, bir zamanlar benim de hayaletlerle tanıştığımı biliyor
Ve o hep hikayelerinden yanıma dönüyor
Yanıma döndüğünde çok seviniyorum
İkimizin de geride bırakacak çok hikayesi ve çok hayaleti olduğunu söylüyorum
Ve anladıklarımızı hatırlayıp, hatıraları unutmamız gerektiğini
Bana inanıyor, bana güveniyor
Ben de söylediklerime.

Onun gitmesi gerekiyor, geceleri gidiyor, öyle anlaştık
Onu bahçe kapısından yolcu ediyorum, kapıyı kilitliyorum
Bitkileri kontrol ediyorum
Geçerken, köpeğin ne kadar çocuk olduğunu düşünüyorum
Ve yalnız. Ve sıkılmış. Ve, çaresiz...
Köpeğe sarılıyorum
Kafasını kolumun altına koyuyor
Gidecek gibi oluyorum, patisiyle kolumu tutuyor
Biraz daha sarılıyorum
Onu anladığımı bilmesini istiyorum
Ona bir top almak istiyorum.

Kapıma yaklaşıyorum, kedi geliyor
Sanki aç olduğu için değil, sevdirmek için de değil
Bir yere ait olmak için geliyor
Onu da okşuyorum.

Bitkileri ve hayvanları sahiplenmesek ne yapardık bilmiyorum
Bitkiler ve hayvanlar bize bizi göstermeseydi nasıl yaşardık bilmiyorum
İyi ki insanların elindeki bir hayvan ya da bir bitki kadar çaresiz değiliz, diyorum
Ve kesinlikle herhangi bir insan kadar çaresiziz, bunu biliyorum.

Karıncalar



Bavulumun etrafında kocaman 3 karınca dolaşırdı
Bavulum turuncu, duvarlar su yeşili ve hava sıcaktı
Karıncaların bavulumun içinde yaşadıklarını düşünürdüm
Bu koca karıncalar bana dokunmaz, kaşındırmaz, ısırmaz
Kendi hallerinde yaşayıp giderlerdi

Bir gün bavulumun sapının girintisinde otlar, susamlar buldum
Artık karıncaların bavulumun içinde yaşadıklarına emindim
Benim pislik dediğim ve onların yemek dediği 
Ve bin bir çabayla taşıdıkları otları, susamları tek bir hareketle temizledim

Günü geldi
Tropik bir iklimden sıyrılıp binlerce kilometre kuzeye gittim
Mevsim değişti kurudu
İklim değişti çöl oldu
Gündüzler sıcak ve kurak, geceler soğuktu

İlk durağımda bir öncü karınca dışarı çıktı,
3 gün 3 gece bu yeri dolaştı
Ne aradıysa bulamadı

İkinci durağım bir terminaldi
Orada geçirdiğim birkaç saatte, bir karınca çıktı, etrafı dolaştı
Kim bilir belki aynı öncü karıncaydı
Gözlerim onu sinsice izledi
Ve o, turuncu bavulun üzerinden bir anlığına uzaklaştığında
Ben bavulun sapına yapışıp hızla oradan uzaklaştım
Onu orada bıraktım
Sanırsın boş beleş bir zafer kazanmıştım

Üçüncü durağım yerleri siyah beyaz fayanslar olan bir odaydı
Oradaki ilk kahvemi içtim,
Elim A harfi ve boşluk tuşu kullanılmaktan ışıldayan klavyeye gitti
Ayaklarımın altında 3 karınca dolaşıyordu

Çok düşünmeden bir parça kağıt aldım elime
3ünün de üzerine basarak öldürdüm
Ve tam bir adım atacaktım ki
1 tane daha ve 2 tane daha ve 1 tane daha ve 3 ve 3 ve 2 ve ve ve..

İçimden bir hüzün dudaklarımda kasılmış kendini püskürüyordu
Neden yapıyordum bunu neden sevmiyordum bavulumda yaşayan
Ve benimle bir kıtada dolaşan koca karıncaları
Sevmiyor değildim aslında
O zaman neden öldürüyordum karıncaları
Benimle göç eden ve benim göçüme eşlik eden
Turuncu bavulumun asla ulaşamayacağım bir yerlerini kendilerine yurt edinmiş karıncaları
Onlarca karıncayı

İnsanlar da böyle pervasızca
Ve sebepsizce
Ve umurunda bile olmadan
Ve onun da bir canı olduğunu hiç düşünmeden öldürüyordu diğer karıncaları
Diğer inekleri, kuşları, ağaçları, insanları..