yelken pazarı


Sistemlerin boktanlığından bahsediyoruz bu masada
Söylemek istediğimiz ölümsüzlük aslında,
Herkesin bizi, birbirini ve herşeyi hatırlayacağı zamanlar..

Sana bu gemici tuvaletinde şiirler okumak istiyorum,
Ona bu masada umutsuzluğun ölümünü anlatmak
Ve diğerine, şu rüzgarlı balkonda aşkın,
Sonsuz, ölümsüz ve iki kişilik olmadığını anlatmak istiyorum.

Mobil bir riya değil bu.
Tanrı bey,
Her dakika ne güzel.
Benimle dans etsene..

Bu bir rüya değil.
Ve ölümü düşlemiyor olmam bir hata değil.

Sen bugün minik bir yelkenli ve yanında genç bir oğlanla denize açıldın.
Direksiyonun sende olmasını seviyorum.
Vitesi kendim alabilirim.
Ama rüzgarı değil.

Biz benzin taşarak geldik peşinizden,
Beş kişiydik.

Buraya dolu yağarken ulaştık,
Dünyanın dağınık bir bahçesindeydik;
Ağaçlara dayalı ağaçlar,
Ağaçlara dayalı direkler vardı.
Siz denizde rüzgarla açıldınız,
Biz peşinizden süzüldük.

Motorumuz durdu ve biz durduk.
Siz rüzgarla uzaklaştınız.
Uzaklarda yağmur dökülen bulutlar vardı.
Bakakaldık.

Üzerimize esti bulutlar,
Biz geri döndük,
Siz sürüklendiniz.
Uzak kıyıdan sizi izledik.

Geri döndüğünüzde güzel bir yemek yedik;
Yumuşak patatesler, plastik tavuklar ve muhteşem bir makarna vardı.
Dotçkai bir muhabbetimiz oldu.

Gri bulutları söndü tuzların,
Olur olmaz düşündük yarını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder