Gül


Bilmiyorduk dünyaya az biraz güzellik saçmanın
Bir gün koca günahlar sayılacağını
Ve kalkıp o aşkla tenimizi morartacaklarını.

Bilmiyorduk şarkıların böyle acıtacağını.

Bilmiyorduk o sesleri çıkardığımız
İnce tahtaların, tellerin, yayların
Bir gün birilerinin elinde silaha dönüşüp
Canımızı yakacağını.

Güzel kızların, masum kızların yaralarında kanıyor özgürlük.
Ve bil ki
Senin canın yandıkça benimki de yanıyor.

Ama onlar da biliyor ki,
Biz ölmediğimiz sürece
Biz yaşadığımız sürece
Her zaman ve hep daha yüksek sesle
Ve gittikçe daha kalabalık
Söyleyeceğiz barışın ve sevginin en güzel tınılarını.

Korkuları bu yüzdendir;
Onların elinde bir silaha dönüşen bir alet
Bizim ellerimizde her zaman söyleyecek şarkılarını.

Dilerim hiç vazgeçmesin ve daha yüksek ses versin
Yankılansın, yayılsın, dillensin, dinlensin
Ufukları aşsın ve her yere ulaşsın
Acılarımız, yaralarımız
Birilerinin umudu olsun.

Dilerim onların şiddeti
Bizim ellerimizde, sözlerimizde özgürlüğe dönüşsün
Ve başka insanların geleceğinin gülümseyişleri olsun.

En çok bizden korkuyorlar evet
Senden ve benden
Şarkılardan, şiirlerden, gülüşlerden korkuyorlar
Kadınlardan, kızlardan, doğurandan ve değiştirmeye en muktedir olanlardan
En güçlerinin yetebildiğinden korkuyorlar bir yumrukla
Ve en güçlerinin yetmeyeceği
Seslerimizden, sözlerimizden, varlıklarımızdan aynı zamanda.

Biliyorlar ki en çok bizim gücümüz var özgürlüğü anlatmaya.
Bizimle yaşayacak ancak bizimle son bulmayacak
Ama bizimle gittikçe daha da çoğalacak bir düşün bu.

Ve Kaf Dağı’nı aşmamız gerekse de
Yanmamız, dövülmemiz, kanamamız gerekse de yaşayacağız.
Ve susmayacağız.

Yaralarımızda yeşeriyor özgürlüğün umutları, unutma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder