geçiş


Artık hiçbir şey aynı değil.

Senin saatin bir akşamı çaldığında
Benimki daha öğlene uzanan bir akrep
Ve toprak aynı olmadığı gibi
Pişme süresi de aynı değil bir kap yemeğin,
Köpekler bile bir farklı,
Hele bulutlar…

Artık ben aynı ben değilim ve sen aynı sen.

Gittim.

Aramıza mesafeler girdi
Ve sözcükler;
Sana benim ömrümü okutan
Tanımadığın, dinlemediğin insanları
Ve kendini bir daha düşündüren.

Senin üzerinden çok karanlıklar geçti
Biliyorum. Gördüm.
Ve benim üzerimdeki karanlığın çoğu geçti
Sen de bunu gördün.

Bir yerlerde, bambaşka bir mutluluğun
Yeşerebileceğini anımsattım sana.

Düşlerimde gördüm,
Odamın kapısına astığım sapsarı tüyler
Bir kartpostala dönüştü ardına kumsalı alıp
Ve uzak rüzgarlara saldı kendini.

Her yerlerde
Akşamlar öyle bir iç çekiyordu ki kararırken
Güneş sulara mı eriyor, bulutlara mı
Kimse anlamıyordu.

Geceleri sessizdi, yağmurlar yağdı,
Bilmediği bir mevsim tanımaya başladı hayatım
Uyumadım,
Sabahlara dek hiç duymadığım yağmurlar dinledim.

Korkmaya başladım;
Geçmişin gittikçe daha da geçmesinden,
Unutmaktan
Ve sonunda kaybolmaktan.

-Hatıraları kayboldukça kim olur bir ben

Zor bir yolu seçtim,
Bir çeşit deliliği,
Bilmediğim dillerde susmayı,
Ve koca bir sessizliği haykırmayı seçtim.

Buydu beklentim;
İşte böyle dökülmeye başladı
İçim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder