ben bu Pazartesi günü siyah
giymedim.
ben kadınların kısacık eteklerle,
başları yukarda
ve istedikleri zaman tüm dünyayı
emzirdikleri göğüsleri ulu orta
ve dudaklarında sevgi dolu
gülümsemeleriyle,
özgürce yürüyebileceği günleri gördüm.
ben bu Pazartesi amlarımızın her
an konulacak,
doldurulacak bir küfür olmaktan uzaklaştığını gördüm.
ben bu Sevgi’liler Gününde
insanların nasıl acı içinde,
nasıl daha çok sevgi istediğine şahit oldum.
umut doluyum.
ben bu günlerde tüm uzuvların
insanın normal bir parçası olarak görüldüğünü,
ben ayıpların vücutlardan
sıyrıldığını görüyorum,
gücün bedenden değil, içten
geldiğini,
sokaklarda istediğimiz gibi dans
edebileceğimizi,
kahkahalarımızın küfür
sıfatlarıyla kirleneceğini değil,
daha çok kahkahayla çoğalacağını
görüyorum.
öleceğiz. evet ölüyoruz. evet,
zaten öldük.
öldükçe birleşiyoruz. öldükçe
çoğalıyoruz,
ve biz güzel kızlar, güzel
oğlanlar yetiştirmezsek
ve biz gülümsemezsek, eğer
sevmezsek, aşkı unutursak
işte o zaman yaşadığımız tüm
hayatlara yazık olur.
günler, güneşler, geceler,
ağaçlar, yıldızlar bizimdir;
zorla, savaşla, kanla almayı
değil, güzellikle sarılmayı bilenindir.
evet, öleceğiz, elbet öleceğiz.
dans ettiğimiz için,
gülümsediğimiz için, sarıldığımız için,
kadın olduğumuz için, erkek
olduğumuz için, karmaşık cinsiyetlerimiz için.
içimizdeki çocuklar hala oyunlar
oynadığı için,
işte tam da bu yüzden
gülümseyerek öleceğiz.
ve işte tam bu yüzden ardımızda
kalanlar daha çok oyun oynayacak,
daha çok gülümseyecek, kucaklayacak
hayatı.
ben kadınların istedikleri kadar
kırıtarak yürüdüğü, istedikleri gibi bacak bacak üzerine attığı,
ben, erkeklerin bu güzelliklere
iltifatlarla karşılık verdiği,
ben, erkek çiftlerin ve kadın
çiftlerin istedikleri sokak köşesinde rahatça öpüşebildiği,
ben, transların topuk seslerinin
neşeyle şıkırdattığı yolları görüyorum.
başkalarının içlerimize dert
ettiği korkularla,
başkalarının omuzlarımıza yüklediği utançlarla değil,
varoluşlarımızın bize bahşettiği
tüm güzellikler yüzümüze yansımış yaşayacağız.
ve bizim ulaşacağımız güzel
günlerdeki en büyük derdimiz;
rüzgarda salınan saçlarımıza
takmak için koparacağımız çiçeklerin canlarını acıtmamak olacak.